Bu bölümde yeni bir yazı dizisine başlamak istiyorum. Bu yazı dizisinde Manisa kentinin eko-kent olma yolundaki sürecini ele aldığım yüksek lisans tezimin araştırma sürecinde yeşil başkentlere dair elde etmiş olduğum bilgilerden kısa kısa notları sizinle paylaşmak istiyorum.
Yazı dizisinin bu bölümünde öncelikle yeşil başkent nedir, nasıl ortaya çıkmıştır ? bundan bahsedelim.
Son yıllarda dünyada kent markalaşmaya ilişkin özellikle Avrupa ve Amerika’da olmak üzere çeşitli kent modelleri, unvanlar – yavaş kent, akıllı kent gibi kavramlar türetilmiştir. Bu markalaşma süreci içinde yeşil başkent kavramı özellikle çevreci yönüyle öne çıkmaktadır. Özellikle de girişimci kent modelinin yeşil başkent markalaşması üzerinde direkt olarak rol oynadığı söylenebilir.
Yeşil kent kavramının iletmek istediği mesaj, insanların daha sağlıklı kentsel mekânlarda yaşama hakkı olduğunu, bu nedenle kentler bir yandan insanların yaşam kalitesinin iyileştirilip yükseltmeli, diğer taraftan da çevre üzerindeki olumsuz etkilerini minimuma indirmesi gerekmektedir.
2006 yılında Avrupa Komisyonu, çevre dostu şehirleri değerlendirmek ve ödüllendirmek üzere bir komisyon kurmuştur. “Halk sağlığının ve halkın yaşam kalitesinin geliştirilmesi ancak yeşil ve sürdürülebilir bir Avrupa ile mümkündür”, fikrinden hareket ederek ve diğer şehirlere özendirici bir örnek teşkil etmek üzere başlatılan girişimde ilk Avrupa Yeşil Başkenti seçilmiştir.
Yeşil Başkentler seçildiği yıllara göre;
2012 Vitoria-Gasteiz Yeşil Başkenti
2019 Oslo Yeşil Başkenti
2020 Lizbon Yeşil Başkenti şeklinde sıralanmaktadır.
Yazı dizimizin diğer bölümünde Stockholm Yeşil Başkenti ile devam edilecektir.