MANİSA EMEKLİLER PARKI TASARIMINA DAİR BİR DEĞERLENDİRME
Manisa 5-8 Eylül 1922 büyük yangınından sonra 29 Ekim 1922 günü belediyenin bir Fransız şehircilik firması ile anlaşıp yangın alanlarında kurulacak olan yeni Manisa’nın imar planını yapılması için harekete geçildiğinden bahsetmiştim. Makalenin 1. bölümünü okumak için tıklayınız.
İmar planı yapılıp, Emekliler Parkı’nın tasarlanmasına kadar geçen süre bir hayli uzun olmasına rağmen Emekliler Parkı tasarımına bakıldığında Fransız etkisinden pek çıkılamadığı sonucuna varılabilir. Çünkü Emekliler Parkı peyzaj tasarımı Fransız Barok Bahçe Sanatıyla tasarım yönünden benzer özellikler göstermektedir.
Kısaca Fransız bahçe stiline değinecek olursak; En gösterişli, en gözde bahçeler Fransa’da doğmuş ve ardından da dünyanın çeşitli yerlerine bahçe kültürü olarak yayılmıştır. Simetriye sadık kalınarak yerleştirilen bitkilere küt formlar verilmiştir. Akslarda birleşen yollar, formlu bitkilerle beraber bu stil bahçelerin temelini oluşturur. Formal, geometrik çizgilerle tasarlanan bu bahçelere ayrıca derinlik hissi kazandırılmıştır.
Fransız bahçe stili ve Emekliler Parkı peyzaj tasarımını basitçe karşılaştıracak olursak şu özelliklere değinilmesi olayın kavranmasında daha belirgin rol oynayacaktır.
1 – Fransız Barok bahçe sanatı süslemelerinde çiçeklerin ağırlık kazandığı parterler bahçelerin ayrılmaz bir parçasıdır.
Emekliler Parkı peyzaj tasarımına bakıldığında da çiçekler için geniş parterler ayrılmıştır.
2- Fransız bahçelerinde çalı bitki türlerine değişik formlar verilerek kullanılması çok yaygındır.
Emekliler Parkı peyzaj tasarımında da top formlu budanmış bitkilere sık olarak rastlanmaktadır.
3 – Su öğesi ve fıskiyeli havuzlar Fransız bahçe stilinin olmazsa olmazlarındandır.
Emekliler Parkının tam merkezinde bulunan havuz ve kullanılan su öğesi bu stille olan yakın bağlantısını göstermektedir.
4 – Fransız bahçe stilinde simetri ve akslarda birleşen yollar belirgindir.
Emekliler Parkı kuşbakışı görünümünde aksların kesişimi ve simetriği çok belirgindir.
Emekliler parkı peyzaj tasarımına farklı bir bakış açısından da bakacak olursak Türk – İslam Bahçe sanatıyla olan yakınlığı da dikkat çekmektedir.
İslam bahçelerinde yeşil ve güzel bahçeler saraylar ve ibadethanelerin çevrelerine yapılmıştır. Emekliler Parkının Hatuniye Camii ile olan konumsal yakınlığı ile bu özelliğin desteklenmiş olabileceği düşünülmektedir.
Süslü fıskiyeli mermer kaplamalı havuzlar ve çiçek parterleri İslam bahçe sanatında önemli yer tutmaktadır. Emekliler Parkında kullanılan işlemeli fıskiye, mermer havuz ve çiçek parterleri bu bahçe sanatıyla olan ortak özelliği olarak nitelendirilebilir.
Emekliler Parkı peyzaj tasarımının İslam ve Fransız bahçe sanatlarıyla olan ortak özelliklerinin karşılaştırmaları yapmış olduğum araştırmaların doğrultusundaki benim tarafımdan dile getirilmiş yorumlamalardır. Emekliler Parkı peyzaj tasarımının hangi bahçe akımlarından etkilenerek yapıldığı konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
Emekliler parkı bitkisel yoğunluğuna bakıldığında çam türlerinin ( özellikle fıstık çamı ( Pinus pinea)) baskın olduğu görülmektedir. O zamanki görüşlerde şehrin ağaçlandırılması, mevcut ağaçların bakım ve yenilenmesi belediyenin o zamanlardaki imkânlarını çok zorladığı belirtilmektedir.
O dönemlerde belediyelerin en kolay fidan temin edebilecekleri kaynaklar Orman Fidanlıklarıdır. Orman Fidanlıkları ise son zamanlara yakın kadar şehir ağaçlandırılmasından ziyade dağ ve kırsal alanların ağaçlandırılmasına dönük üretim yaptıklarından dolayı genellikle bulunabilecek en bol ağaç türü çamdır. Bu nedenle Cumhuriyet dönemlerde şehirlerde kasabalarda çam ağaçları ile doldurulmasının nedeni budur.
Ve yazımın son kısmına geldiğimde kısaca tarih içerisindeki yolculuğunu paylaşmış olduğum Emekliler Parkı günümüzde alt kısmı yer altı otoparkı olarak, üst kısmı ise park olarak değerlendiriliyor.
Manisa kentinde Emekliler Parkı hakkında uzun ve zahmetli bir süreç zarfında edinmiş olduğum ancak yeterli ve düzenli bilgi bulunamamasına rağmen dönüşümü yapılmış olan bu parkın zaman içerisinde geçirdiği evrelere elde edilen bulgular çerçevesinde kısaca değinmek istedim.
Sonuç olarak, bir kentteki parkların, yeşil alanların kullanım amacı doğrultusunda değişimi bu alanların ekolojik olarak bozulmalarına neden olabilir. Bu bozulmaların önüne geçmekte parkların, yeşil alanların nitelik ve niceliğini bilimsel ve teknik ve tarihi kriterler dikkate alınarak planlamak, uygulamak ve sürekliliğini sağlamak ile mümkündür.
Şunu da belirtmek isterim ki bu alanlar kent tarihine tanıklık etmiş alanlardır. Bu alanların bir ruhu olduğu unutulmamalıdır. O yüzden bu mekânları gerek pasif olarak kullanım ( geçiş amaçlı ) gerekse aktif kullanım ( zaman geçirme, oturma vs. ) sırasında bu gözle bakılması gerektiğini düşünüyorum.
Saygılarımla…